“İnsan ölürken tam 21 gram kaybeder. Herkes. 21 grama ne sığdırabilirsin? 5 tane bozukluk, bir sinekkuşu, bir bar çikolata. Kaç hayat yaşar, kaç kez ölürüz?”

15.2.13

Saçlarımın güzel olduğunu düşündüğüm bir akşam, bu akşam.
Ve yine şeftali kokulu kadınla konuşuyorum. Marla ile.
Bir insanın hayatına az su içip çok konuşan biri kaç defa girebilir ki?

Dedim; halıların kıvrılmış kenarları güzeldir. Ama kimse sevmez. Annem "halı kırılır öyle" derdi. Güzellikten kırılan kadın yoktur. Kadınlar ve halılar. Ne kadar kırılabilir?
Bazen kırılırlar. İyisin. O kadın tam elli yıl öncesi İzmir gibi gülmüştü. Neden anlamak istemiyor? O lanet kadın, bir an için gülümsedi. O salak iskelede. Geri kalan hiçbir şeyin önemi yoktu. Hiçbir cümlenin, dedi.
Dedim; belki kırılmıştır kadın. Ya da halısı. Benim halım kırılsaydı, gülmezdim o kadın olarak.
Aynaya baktı ya da söylediklerimi ayna olarak kullandı ve saçlarımı kazıtmak istiyorum. Kanepeyi kaldırıp halıyı düzeltmem lazım. Annem için, dedi.
Öyleyse, dedim kanepeler bir kızı kadın yapan ve sonra o kadını bir hiç yapan, gitmekten ve bir kızı kadından hiçe çevirmekten başka işi olmayan adamlar mıdır? Onları kırarlar?

3 yorum:

  1. aynalarda gecikmez cevap sadece. hem halılarda kırılmaz kadınlar kadar. kanepeler kadar değerli midir erkekler? hiçe çevrilmek isterdim matilda. halısız bir evde, kanepesiz bir akşamda. hiçlik şuan ki varoluşumuzdan daha ağır.

    YanıtlaSil
  2. "Giyotin gibi bir inanış. Onun kadar hafif,onun kadar ağır."

    YanıtlaSil
  3. her inanış bir giyotin parlak ve ölümcül.

    YanıtlaSil